Akbelen ormanlarını korumak için 5 yıldır köylüleri ile birlikte çadır nöbeti tutarak mücadele eden muhtar Nejla Işık, ağaca izinsiz pankart asması nedeniyle yargılanıyor.
Sözcü’den Yaşar Anter’in haberine göre, İkizköy Muhtarı Nejla Işık’ın yargılandığı dava Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma sonrası İkizköy Çevre Komitesi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
“Bugün Nejla Işık’a kesilen 40 bin TL’lik pankart asma cezasının duruşması vardı. Duruşmaya Nejla’nın yanına dayanışmaya ve bu mücadeleye sahip çıkmaya giden ve duruşmayı izlemek isteyen köylülerin binaya girişleri engellendi. Engellenen köylülere yapılan haksız tavır ve uygulamaya karşı avukatımız hakim ile görüştü ve arkadaşlarımızın duruşmaya girmesine izin verildi. Sivil polislerin de mahkeme kapısında beklemelerine davacı avukatı İpek Sarıca’nın itirazı sonrası polisler gönderildi ve sonrasında duruşma görüldü. Karar daha sonra taraflara tebliğ edilecek.”
“Türlü oyunlara rağmen vazgeçmiyoruz diye şimdi çeşitli yollarla cezalandırılıyoruz”
Duruşma sonrasında açıklama yapan İkizköy Muhtarı Nejla Işık da şunları kaydetti:
“Ben İkizköylü iki çocuk annesi tarım ve hayvancılıkla geçinmeye çalışan bir çiftçi bir kadınım. Köyümüzü, toprağımızı, ormanımızı, yaşamımızı savunduk diye yıllardır haksızlıklara, baskılara maruz kaldık. 24 Temmuz’dan itibaren jandarmanın biber gazı, TOMA’ların suları, üzerimize inen coplarıyla şiddet gördük. Aylarca hukuksuzluklar içinde köyümüzde yaşadık. Her gün defalarca kez bize GBT sorgulamalar yapıldı, üstümüz jandarma personelleri tarafından arandı, evlerimizin karşısına yerleşen jandarmaların gözetimi altında köyümüzde zorluklarla yaşadık.
Hâlâ daha bu cehennem dolu günler bizim için bitmedi. Şirketin dinamit patlatmalarına, madenin çıkardığı tozlar içinde yaşama çalışıyoruz.
Evlerimiz çatlak, geçimlik zeytinlerimiz kuruyor, hayvanlarımız tozdan ölü doğuyor. Bunca haksızlığın içinde şirketin ve yetkililerin tüm baskıları ve umursamazlıklarına karşı köyümüzü madene teslim etmemek için mücadelemiz sürüyor. Tam da bu yüzdendir kesilen haksız cezalar. Bu yüzdendir aylardır çeşitli sudan ve yalan sebeplerle üzerimize para cezaları yağdırılması. Köylüler olarak şirketin tehditlerine pabuç bırakmıyoruz, haklı mücadelemize sahip çıkıyoruz, türlü oyunlara rağmen vazgeçmiyoruz diye şimdi çeşitli yollarla cezalandırılıyoruz.
Aylardır defalarca kez sorguya çağrıldım. Birisi ‘Zeytincilik kanununu uygulayın’ dediğim içindi. Bizim şikayetlerimiz, evlerimizdeki çatlaklarımız, köyümüzde yaşadığımız zulümler görülmezken, her defasında taleplerimiz haksızca reddedilirken; yapmadığımız şeyler üzerinden mücadeleden vazgeçmeyen biz köylülere cezalar kesiliyor.
Ben de üzerime kesilen bu haksız cezayı kabul etmiyorum. Biliyoruz, bu ceza bizleri yıldırmak, caydırmak için yapılıyor! Köylüye ibret olsun, insanlara korku salsın, ‘direndiler de böyle oldu’ denilsin diye çekinmeden yalan dolan içinde bu cezalara durmadan yenilerini ekliyorlar.
Bu haksızlıklar durmadıkça, biz de durmayacağız. Bizler insanca yaşam mücadelemizi bırakmayacağız.”