Süper Kupa finalinin Riyad’da oynanması kararının alınmasından itibaren CHP olarak bu kararın yanlış olduğunu defalarca belirttik ve bu karardan dönülmesini talep ettik. Bu talebimiz Cumhuriyetimizin 100. yılının kutlandığı bir ortamda böylesine önemli bir spor müsabakasının Türkiye’de bir şehirde oynanması düşüncesine dayanıyordu. Ancak iktidar tarafından bu tercih edilmedi ve birtakım finansal imkanlar uğruna böyle bir karar alındı.
Suudi Arabistan konusunda iktidarın ilkesiz tutumunun ne yazık ki bu ilk örneği değildi. İstanbul’da vahşi bir şekilde katledilen Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi makamlarına devredilmesi, bu olayların içinde adı geçen Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Türkiye’de en üst düzeyde ağırlanması, şerefine sazlı-sözlü yemekler tertip edilmesi, uçağın kapısında karşılanıp – kapısına kadar uğurlanması, 90 yaşında Suudi kral öldüğünde yas ilan edip 12 Mehmetçiğimiz şehit olduğunda yas ilan edilmemesi iktidarın bu konudaki ilkesiz tutumunu gösteriyordu.
“Milletimizin tertemiz alnına kara bir leke çalınmaya çalışıldı”
Bütün bunların ötesinde Büyük Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” özdeyişini de hatırlatarak sporcularımızın ve kulüplerimizin bu ahlaklı tutumunu takdir ettiğimizi belirtmek istiyoruz. Ancak ülkemizin en temel değerlerini bir tartışma ve pazarlık konusu yapan yöneticilerin ve iktidar mensuplarının ise bu ahlak anlayışından nasibini almadığını üzülerek görmüş bulunuyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında kirli pazarlıklarla milletimizin tertemiz alnına kara bir leke çalınmaya çalışılmıştır. Ancak milletimiz el birliği ile bu oyunu boşa çıkartmış, Atasına ve Bayrağına sonuna kadar sahip çıktığını göstermiştir.